Görülme rakamlarım. Sırasıyla 46, 56,37,30,45,31,36,37,86,32 diye gidiyor sevgili hocam.
10 Nisan 2017 Pazartesi
8 Nisan 2017 Cumartesi
COĞRAFYADA KAVRAMLAR
A
Akarsu : En yüksek dereden, anaırmağa değin belirli bir yatak içinde ve eğim boyunca sürekli ya da dönemli olarak akan sular.
Atmosfer : Dünya’yı çepeçevre saran gaz örtüsüne atmosfer denir. Atmosferin alt sınırı, kara ve deniz yüzeyleriyle çakışır. Üst sınırını ise yerçekiminin etkisi belirler. Ekvator’dan kutuplara doğru yerçekimi arttığı için atmosferin şekli Dünya’nın şekli gibi küreseldir.
Ay tutulması : Dünya, Güneş ile Ay arasına girerek, Ay’ın bütününü veya bir bölümünü gölgelerse ay tutulması meydana gelir.
Ana yön : Güneşin doğduğu taraf doğuyu, battığı taraf batıyı gösterir. Bunları dik kesen yönler, kuzeyi ve güneyi gösterir. Bunlara ana yönler denir.
B
Coğrafi Bölge : Taşıdığı belirli Coğrafi özellikleri ile çevresinden ayrılan, kendi içinde benzerlik gösteren en geniş coğrafi birimdir. Coğrafi bölgelerin sınırları belirlenirken doğal koşullar, sosyal ve ekonomik özellikler temel alınır.
D
Doruk : Dağın en yüksek yerine doruk (zirve) denir.
E
F
Akarsu : En yüksek dereden, anaırmağa değin belirli bir yatak içinde ve eğim boyunca sürekli ya da dönemli olarak akan sular.
Atmosfer : Dünya’yı çepeçevre saran gaz örtüsüne atmosfer denir. Atmosferin alt sınırı, kara ve deniz yüzeyleriyle çakışır. Üst sınırını ise yerçekiminin etkisi belirler. Ekvator’dan kutuplara doğru yerçekimi arttığı için atmosferin şekli Dünya’nın şekli gibi küreseldir.
Ay tutulması : Dünya, Güneş ile Ay arasına girerek, Ay’ın bütününü veya bir bölümünü gölgelerse ay tutulması meydana gelir.
Ana yön : Güneşin doğduğu taraf doğuyu, battığı taraf batıyı gösterir. Bunları dik kesen yönler, kuzeyi ve güneyi gösterir. Bunlara ana yönler denir.
B
Bozkır : İlkbahar yağışlarıyla yeşeren, yaz kuraklığı ile sararan kısa boylu otlardır. Bunlara step ya da bozkır denir.
Buharlaşma : Atmosferdeki nemin kaynağı yeryüzündeki su kütleleridir. Sıcaklık arttıkça, havadaki nem açığı arttıkça, su yüzeyi genişledikçe, rüzgar estikçe, basınç azaldıkça, buharlaşma artar.
Buz Dağı :Aysberg.
Buzul Gölleri : Buzullaşma döneminde buzulların aşındırmasıyla oluşan çanaklardaki göllerdir
C
Coğrafi Bölge : Taşıdığı belirli Coğrafi özellikleri ile çevresinden ayrılan, kendi içinde benzerlik gösteren en geniş coğrafi birimdir. Coğrafi bölgelerin sınırları belirlenirken doğal koşullar, sosyal ve ekonomik özellikler temel alınır.
Coğrafi Konum : Yeryüzündeki herhangi bir alanın bulunduğu yere, o alanın coğrafi konumu denir. Coğrafi konum, matematik konum ve özel konum olarak iki şekilde ifade edilir.
Ç
Çığ : Büyük kar yığınlarının yamaç boyunca hareket etmesine çığ denir.
Çiy : Havanın açık ve durgun olduğu gecelerde, havadaki su buharının soğuk cisimler üzerinde su damlacıkları biçiminde yoğunlaşmasıdır. İlkbahar ve yaz aylarında görülür.
Çizgi (grafik) Ölçek : Haritalardaki küçültme oranını çizgi grafiği üzerinde gösteren ölçek türüdür. Kesir ölçeğe göre düzenlenir ve santimetre (cm)'nin üstündeki tüm uzunluk birimleri kullanılır.
D
Dağ : Çevresine göre yüksek olan inişli çıkışlı yer şekilleridir.
Dağ Oluşumu : Bakınız : Orojenez.
Dalgalar : Dalgalar, deniz ve göllerdeki kuzey sularının periyodik salınımlarıdır.
Doruk : Dağın en yüksek yerine doruk (zirve) denir.
E
Epirojenez : Karaların toptan alçalması ya da yükselmesi olayına epirojenez denir.
Erozyon : Toprak örtüsünün, akarsuların, rüzgarların ve buzulların etkisiyle süpürülmesine erozyon denir.
Fiziki Haritalar : Yeryüzünün kabartı ve çukurluklarını gösteren orta ya da büyük ölçekli haritalardır. Fiziki haritalar hazırlanırken eş yükselti ve eş derinlik eğrileri geniş aralıklarla geçirilir. Bu aralıklar çeşitli renklerle boyanır. Yükseltiler genellikle yeşil, sarı ve kahverenginin çeşitli tonları ile, derinlikler ise açıktan koyuya mavi rengin tonları ile gösterilir.
Fosil : Jeolojik devirler boyunca yaşamış canlıların taşlamış kalıntılarına fosil denir.
G
Gezegen : Güneş etrafında dönen büyük gök cisimlerine gezegen denir.
Göl : Karalar üzerindeki çukur alanlarda birikmiş ve belirli bir akıntısı olmayan durgun su kütlelerine göl denir.
H
Harita : Dünya'nın bütününün ya da bir bölümünün kuşbakışı görünümünün belli bir oranda küçültülerek düzleme aktarılmış şekline harita denir.
Heyelan : Toprağın, taşların ve tabakaların bulundukları yerlerden aşağılara doğru kayması ya da düşmesine toprak kayması ve göçmesi denir
J
G
Gezegen : Güneş etrafında dönen büyük gök cisimlerine gezegen denir.
Göl : Karalar üzerindeki çukur alanlarda birikmiş ve belirli bir akıntısı olmayan durgun su kütlelerine göl denir.
H
Harita : Dünya'nın bütününün ya da bir bölümünün kuşbakışı görünümünün belli bir oranda küçültülerek düzleme aktarılmış şekline harita denir.
Heyelan : Toprağın, taşların ve tabakaların bulundukları yerlerden aşağılara doğru kayması ya da düşmesine toprak kayması ve göçmesi denir
J
Jeoloji : Yerkürenin yapısını, yaşını ve özelliklerini araştıran bilim dalına yer bilimi jeoloji denir.
Jeolojik zamanlar : Yerkürenin, oluşmaya başladığı andan bu güne kadar geçirdiği devrelere Jeolojik zaman denir. Dünya’mızın 5-6 milyar yıl yaşında olduğu tahmin edilmektedir.
K
K
Kalker (Kireçtaşı) : Deniz ve okyanus havzalarında, erimiş halde bulunan kirecin çökelmesi ve taşlaşması sonucu oluşan taştır.
Kırağı : Soğuyan zeminler üzerindeki yoğunlaşmanın buz kristalleri şeklinde olmasıdır. Kırağının oluşabilmesi için de havanın açık ve durgun olması gerekir.
Kırç : Aşırı soğumuş su taneciklerinden oluşan bir sis uzun süre yerde kaldığında, su taneciklerinin soğuk cisimlere çarparak buz haline geçmesidir.
L
L
Lejant : Bakınız : Harita Anahtarı.
Litosfer : Bakınız : Taşküre.
M
M
Meteoroloji : Atmosferin özelliklerini inceleyen bilim dalına meteoroloji denir.
Mezozoik Zaman : İkinci Zaman.
Mezra : bazı ailelerin tarım alanlarının az olması, kan davaları gibi nedenlerle bulundukları sürekli yerleşmelerden ayrılıp daha uzak bir yere yerleşmesiyle oluşmuş yerleşmelerdir.
Y
Y
Yağış : Havadaki nemin doyma noktasını aşıp, su damlacıkları, buz kristalleri veya buz parçacıkları şeklinde yoğunlaşmasına yağış denir.
Yamaç : Yeryüzündeki eğimli yüzeylerdir.
Yanardağ : Mağmadan gelen ve yer kabuğundaki çatlaklardan püsküren lavların yığılması sonucunda o bölgede dağlar oluşur.
ÖĞRENME ÇIKTILARI
- Dünya'nın oluşum sürecini inceleyerek yaşadığımız coğrafyanın fiziki yapısını irdeleyebilecek ve bu yolla aradaki eşzamanlılığı söyleyebilecekler.
- Öğrenciler bu dersin sonunda Türkiye fiziki coğrafyası ile ilgili bir makaleyi bilimsel bir yazıyı inceleyebilecek , çıkarımda bulunabilecek ve hafızalarında görsel bir zihin haritası oluşturabilecekler.
- Öğrenciler bu dersin sonunda Türkiye fiziki coğrafya atlasına baktıklarında kırılgan yapıdaki dağların hangi bölgelerde olduklarını ve isimlerini söyleyebilecekler.
- Öğrenciler bu dersin sonunda Türkiye fiziki coğrafyası içinde bulunan deltaların oluşumu hakkında bilgi verebilecekler.
- Öğrenciler bu dersin sonunda Türkiye fiziki coğrafya haritasındaki volkanik dağların hangi bölgelerde olduklarını söyleyebilecekler.
- Öğrenciler bu dersin sonunda Türkiye fiziki coğrafyası içinde bulunan toprak yapılarıyla bitki örtülerinin etkileşimi hakkında değerlendime yapabilecekler.
- Öğrenciler bu dersin sonunda Türkiye deki akarsu ve göllerin hangi amaçla nerelerde kullanıldıkları hakkında bilgi verebilecekler.
7 Nisan 2017 Cuma
SIRADIŞI MEKANLAR
1.ANTİLOP KANYONU/ARİZONA,ABD
Antilop Kanyonu, ABD’nin güneybatısındaki en çok ziyaret edilen ve en çok resmi çekilen kanyondur ve Arizona eyaletinde bulunuyor. Asırlarca yağmur suları kayalıkları şekillendirerek bu ilginç forma kavuşmasını sağlamış.
Kanyon ilginç fotojenik kaya oluşumlarıyla dikkat çekiyor. Navajo kum fırtınalarının sebep olduğu erozyon sonucu meydana geldiği belirtilen kanyonu şekillendiren etken etkili yağışlar ve yağışlardan beslenen akarsular.
Güçlü akıntıların taşıdıkları kaya parçacıkları ve kumlar kaya gövdelerini aşındırırken, derin ve düz hatlar ortaya çıkartmış. Her yıl dünyanın dört bir tarafından binlerce turistin ziyaret ettiği Antelope Kanyonu’ndaki ışık oyunlarının ortaya çıkarttığı manzaralar görenlere, “bunlar gerçek mi?” dedirtiyor.
Kış ayları Antilop kanyonu gezmek için en uygun zaman, çünkü yağış olmuyor. Yazın ise aniden bastıran yağmurlar ve sel suları bu yarıkları dakikalar içinde taşıdığı taş ve toprakla beraber doldurabiliyor. Güvenlik nedeniyle kanyonları rehbersiz gezmek yasak.
2.CEHENNEM KAPISI/TÜRKMENİSTAN
Türkmenistan’da bulunan bu arazi sınırsız bir metan gazı rezervine sahiptir. Kaynaklara göre, 35 yıl önce gaz elde etmek için, bu bölgede kazı çalışmaları yapan jeologlar çok derine giderek metan gazının yüzeye çıkmasına sebep olmuşlar.
Jeologlar korkudan ekipmanlarını bile almadan bölgeyi terk etmişler. Bu yaşananlardan sonra, metan gazının bölgedeki insanları zehirlememesi için, rezervi yakmaya karar vermişler.
Rezerv o günden beri hiç durmadan yanmaya devam ediyor. Orta Asya ülkelerinden olan Türkmenistan güneyden İran, batıdan Hazar denizi, kuzeyden Kazakistan, kuzeydoğudan Özbekistan, güneydoğudan Afganistan’la çevrilidir.
3.BÜYÜK MAVİ DELİK/BELİZE
Büyük mavi çukur olarak de bilinen, Belize açıklarında bulunan bu büyük sualtı obruğu veya deniz çukuru, Belize City’den 70 km uzaklıkta bulunan Lighthouse Resifi’nin merkezinde bulunur. Amerika’nın Belize Eyaleti’nin açıklarında bulunmaktadır.
Çapı 0,4 km olan bu kusursuz bir daire şeklindeki delikte suyun derinliği 145 metreyi buluyor. Dairenin koyu renge çalması, bu coğrafi oluşumun çevresiyle arasında derinlik farkının olmasından kaynaklanmaktadır.
Belize, Orta Amerika’da yer alan bir ülkedir. Kuzeyinde Meksika, batı ve güneyinde Guatemala, doğusunda ise Karaib Denizi yer almaktadır. 1973’e kadar İngiliz Honduras’ı olarak bilinen ülke 1981 yılında bağımsızlığını ilân etmiştir. 300 metre çapında ve 124 metre derinliğindeki delik dairesel bir biçimdedir.
4.SAHRA'NIN GÖZÜ/MORİTANYA
Moritanya Sahra Çölü’nde bulunan bu arazi, dünyanın en güzel jeolojik mucizelerinden biri sayılmaktadır. Çölün ortasında göz şekline benzeyen bu yerin çapı 50 km civarındadır.
Eskiden bu oluşumun, bir göktaşının yüzeye düşmesi sonucunda oluştuğu düşünülürken, şu anda bilim adamları önceki görüşleri reddederek ederek toprağın erozyonu ile böyle bir doğal güzelliğin oluştuğunu belirtiyorlar.
Moritanya, resmi adıyla Moritanya İslam Cumhuriyeti, bir kuzeybatı Afrika ülkesidir. Batısında Atlas Okyanusu, güneybatısında Senegal, güneydoğu ve doğusunda Mali, kuzeydoğusunda Cezayir, kuzeyinde ise Batı Sahra yer alır. Sahra Çölü ya da Büyük Sahra Çölü, dünyanın en büyük sıcak çölü olup, Afrika’nın kuzeyinde, kıtanın ortası ile kuzeyini ayıran 9.000.000 km² büyüklüğünde dev bir çöldür.
5.EREBUS BUZ KAYALARI/ANTARKTİKA
Dünya üzerindeki en soğuk kıta olan Antarktika’da bulunmaktadır. 20 metre yüksekliği bulunan, bu kayalar sönmüş bir yanardağın parçalarıdır.
Zamanında buradan meydana çıkan lavlar Satürn, Jüpiter ve Neptün yüzeyindeki görüntüleri hatırlatıyor.
Antarktika, Güney Yarımküre’nin en güneyinde bulunan ve Güney Kutbu’nu içeren kıtadır. Afrika ve Okyanusya’nın güneyinde olan ve içinde ülke bulunmayan tek kıta. Dünyanın en kurak yeridir, kıtanın bazı yerlerine 2 milyon yıldan bu yana yağmur düşmemiştir.
6.KAMIŞ FLÜT MAĞARASI/GUİLİN/ÇİN
Çin’in kuzeybatısındaki Guilin şehrinin merkezinden yaklaşık 6 km uzaklıkta yer alan Reed Flute Mağarası (Türkçe anlamı : Kamış Flütü Mağarası veya Ney Mağarası), dünyanın uzun mazisinin günümüze getirdiği muhteşem güzelliklere şahitlik edilebilecek muhteşem bir mağara.
180 milyon yaşında ve 240 metre derinliğe sahip kalker mağarasında kireçtaşı oluşumları, sarkıt ve dikitler, değişik kaya şekilleri mağaranın içinin renkli aydınlatmasıyla mağarayı büyüleyici adeta değişik bir hale sokuyor.
1940 yılına kadar bilinmeyen mağara bu tarihten sonra 1. Dünya Savaşında Japon birlikteliklerinden kaçan mültecilerin bu mağaraya sığınmasıyla tekrar keşfedilmiş ve günümüzde Guilin bölgesinin en fazla turist çeken yerlerinden biri haline gelmiştir.
1962 yılında halkın ziyaretine açılan Reed Flute Mağarası aynı zamanda doğal sanatlar sarayı olarak da bilinmektedir.
Bu yeri dünyaca ünlü yapan ise kendine özgü yapısı ve renkli aydınlanmasıdır. Mağaranın adı ise, sarkıtlarının bir müzik enstrümanı olan flüte benzerliğinden dolayı verilmiş. 240 metre uzunluğunda olan bu jeolojik oluşumun tarihi ise M.Ö. 792 Yılına dayanıyor.
7.TAŞ ORMAN/MADAGASKAR
Taş Orman (Stone Forest), Madagaskar Adası’nın batısında bulunan Melaky bölgesinde bulunuyor. Milyonlarca yıl süren erozyonlar sonucunda, yatay ve dikey jeolojik oluşumlar halinde ortaya çıkan bu karstik plato, oldukça keskin ve iğne ucu gibi sivri yüzeyli kayalıklardan ve mağaralardan oluşmuştur.
Yeral adı olan “Tsingy” kelimesi, Madagaskar dilinde “çıplak ayakla yürünemeyen yer” anlamına geliyor. Büyük ve sivri kayalar, kanyonlar, mağaralardan oluşan bu ilginç bölge UNESCO Dünya Mirası olarak kabul edilmiş. Kalkerden oluşmuş bu tuhaf orman uzun ince 666 km alanı kapsıyor. Bu coğrafi bölgede çok nadir hayvan türleri bulunmaktadır. Beyaz lamurlar en sık görülen türdür. Beyaz lamurlar en sık görülen türdür
8.ÇİKOLATA TEPELERİ/FİLİPİNLER
50 km alanı kapsayan bu yer Filipinler’de bulunmaktadır. Tahmin edeceğinizin aksine, burada çikolata yoktur, sadece kuraklık döneminde bu tepeler çikolata kıvamında kahverengi rengini almaktadır.
KAYNAKÇA:
https://gezgintech.com/dunyanin-en-ilginc-yerleri.html
Filipinler’de bulunan bu sıradışı bir coğrafik oluşum, yaklaşık 1268 koni şekilli aynı boyutlarda tepelerden oluşuyor. Bu yer Bohol eyaletinin bayrağında da tasvir edilmiştir.
KAYNAKÇA:
https://gezgintech.com/dunyanin-en-ilginc-yerleri.html
6 Nisan 2017 Perşembe
GEÇTİĞİM YOLLAR
Geçtiğim yollar başlıklı bu blok konusunda sizlere gidip gördüğüm illeri, tarihi mekanları ve doğal güzellikleri paylaşacağım.Öncelikle dilsiz Türkiye siyasi haritasında boyayarak belirttiğim ve gidip gördüğüm,bakın içinden geçtiğim demiyorum en az 8-10 saat kaldığım illerimizi paylaşacağım. Çünkü herhangi bir vakit geçirmeden içinden geçtiğim illeri de hesaba katarsam tatlı bir yalan söylemiş gibi hissedeceğimi düşünüyorum. Bu yüzden realist olmayı yeğliyorum. İşte gittiğim,gezdiğim,gördüğüm illerimiz;
Haritada da görüldüğü gibi Samsun ve Antakya'dan doğusuna gitmek nasip olmadı.Umarım ilerleyen yaşamımda ülkemizin doğu kesimlerini de gezip göreceğim. Gittiğim bu şehirlerimiz arasında şüphesiz beni en çok etkileyen İstanbul oldu. 2015 yılının mayıs ayında bir akşamüstü vaktinde şehre ilk girdiğimde şehrin buram buram tarih kokan siluetini unutmak mümkün değil.Bizans ve Osmanlı'ya dair birçok mimari ve tarihi yapıtı görüp etkilenmemek elde mi?
Şimdi sizlere daha fazla laf cambazlığı yapmadan bu şehirlerimizde gördüğüm ve ilgimi geçen fotoğrafları atıp yayını bitirmek istiyorum,teşekkürler.
Ihlara Vadisi Girişi |
Ihlara Vadisi |
Türk Telekom Arena |
İstiklal Caddesi/Beyoğlu |
Dolmabahçe Sarayı |
Galatasaray Üniversitesi |
Taksim Meydanı |
5 Nisan 2017 Çarşamba
HARİTALAR
İnsanoğlu,tarihin ilk anlarından itibaren yaşadığı coğrafyaya hakim olma,çok iyi bilme ve kontrol altında tutma arzusu içerisinde olmuştur.Bu ihtiyaçlarına karşılık önce ilkel olarak büyük çaplı kaya ve taş gövdelerine bulundukları bölgeyi resmetmeye,fiziki şartlarını işlemeye başlamışlar. Her geçen asırla birlikte bilimsel anlamda üstüne koyarak gelişim sağlayan insanoğlu;kağıt parçalarına herhangi bir bölgeyi aslına en uygun şekilde resmettiği ve adına ''harita'' dedikleri şeyi bulup geliştirmeye başlamışlardır.
Geçmişten günümüze insanlık adına çığır yaratan ve bugün dahi çeşitli müzelerde sergilenen değerli bazı haritaları sizlere sunmak istiyorum.Daha sonra da harita ve harita türlerini detaylı şekilde örnekleri ile inceleyen yazımla devam edeceğiz.
Abraham Ortelius'un Dünya Haritası - MS 1570 |
Juan de la Cosa'nın Haritası - MS 1500 |
Kaşgarlı Mahmut'un Haritası - MS 1072 |
Anglo-Sakson Dünya Haritası - MS 1040 |
Batlamyus'un Haritası - MS 150 |
Posidonius'un Haritası - MÖ 150-130 |
Eratosthenes'in Haritası - MÖ 276-194 |
Anaksimandros'un Haritası - MÖ 610-546 |
Babil Dünya Haritası - MÖ 600 |
Piri Reis - 16.YY |
Dünyanın tamamının ya da belli bir kısmının kuşbakışı olarak ve belirlenmiş bir ölçek oranında küçültülerek bir düzleme aktarılmış haline harita denir.
Dünya Siyasi Haritası |
Harita çizilirken şu hususlara dikkat edilmelidir:
- Haritayı hangi amaç doğrultusunda kullanacağımızı belirlemeliyiz.
- Bu amaç doğrultusunda bize uygun olan ölçeği seçmeliyiz.Haritaya uygun bir isim koymalıyız.
- Yönleri düzgün biçimde kullanabilmek için, daima kuzeyi gösterir bir yön oku kullanmalıyız.
- Lejand bölümü olmalıdır.
Bir Lejand Örneği |
Lejand: Haritalarda kullanılan sembol ve işaretlerin ne anlama geldiğini gösteren tablodur.
Plan: Plan en ayrıntılı haritalardır. Küçük alanlara ilişkin detaylı bilgi verir. Okullar, alışveriş merkezleri, parklar plan ile gösterilirler.
Bir Kroki Örneği |
Kroki: Bir yerin kuşbakışı görünüşünün belli bir ölçeğe uymadan kabataslak çizimine denir. Ölçeksiz olduklarından harita değildir. Çoğu zaman bir yerin adresini tarif etmek için kullanılır.
Uyarı: Planlarda ve haritalarda belli bir ölçeğe göre küçültme yapılırken krokilerde ölçek yoktur.
HARİTA ÇEŞİTLERİ
I. KULLANIM AMAÇLARINA GÖRE HARİTALAR
Haritalar kullanım amaçlarına göre iki bölüme ayrılırlar.
A) Genel Haritalar
Toplumun her kesimi tarafından kullanılan haritalardır. Topografya haritaları, atlas haritaları, duvar haritaları, ansiklopedik haritalar, şehir haritaları ve turist haritaları bu gruba girer.
Türkiye Fiziki Haritası |
1- Fiziki Haritalar:
Yer şekillerini (dağ, ova, plato, vadi vb.) gösteren haritalardır.
Ortadoğu Siyasi Haritası |
2- Siyasi ve İdari Haritalar:
Kıtaların, ülkelerin sınırlarını gösteren haritalar siyasi haritalardır. Ülke içindeki il, ilçe, kasaba ve köy gibi idari birimler arasındaki sınırları gösteren haritalara da idari haritalar denir.
3- Beşeri ve Ekonomik Haritalar:
Nüfus miktarını, dağılışını, yoğunluklarını, göçleri, insanların milliyetlerini, dinlerini, dillerini, kültürlerine ait özelliklerin dağılışını gösteren haritalara beşeri haritalar denir. İnsanların ekonomik faaliyetlerini ve bu ekonomik faaliyetlerin gerçekleşmesi için gerekli olan mal ve hizmetlerin dağılışını gösteren haritalara ekonomik haritalar denir.
B) Özel Haritalar
Bu tür haritalar herhangi bir konuyu detaylarıyla gösteren, dolayısıyla uzmanlaşma isteyen haritalardır. Belirli bir alanda uzmanlaşmış kişi ya da kuruluşların özel amaçları için hazırlanmış jeoloji, meteoroloji, toprak, bitki örtüsü gibi haritaları kapsar.
II. ÖLÇEKLERİNE GÖRE HARİTALAR
A) Büyük ölçekli Haritalar
Büyük ölçekli haritalarda, yeryüzü şekilleri daha az küçültülerek düzleme aktarıldıklarından daha fazla ayrıntı gösterirler.
1- Plan: Ölçekleri 1/20.000’e kadar olan haritalardır. Planların ayrıntı gösterme gücü daha fazladır.
2- Topografya haritaları:
Ölçekleri 1/20.000 ile 1/200.000 arasında olan haritalardır.
B) Orta Ölçekli Haritalar
1/200.000 ile 1/500.000 arasında değişen haritalardır. Duvar haritaları orta ölçekli haritalardır.
C) Küçük Ölçekli Haritalar:
Ölçekleri 1/500.000’den daha küçük olan haritalardır. Atlaslar küçük ölçekli haritalardır.
Büyük ve Küçük ölçekli haritalar arasındaki fark
Büyük Ölçekli Haritalar
|
Küçük Ölçekli Haritalar
|
Paydası küçüktür.
|
Paydası büyüktür.
|
Küçültme oranı azdır.
|
Küçültme oranı fazladır.
|
Ayrıntısı fazladır.
|
Ayrıntısı azdır.
|
Hata oranı azdır.
|
Hata oranı fazladır.
|
Daha küçük alanları gösterir.
|
Daha geniş alanları gösterir.
|
Aynı alan çizildiğinde harita alanı daha büyük olur.
|
Aynı alan çizildiğinde harita alanı daha küçük olur.
|
ÖLÇEK: Haritadaki küçültme oranına ölçek denir. Ölçek, harita uzunluğu ile gerçek uzunluğun birbirine oranıdır. Bir haritanın ölçeği iki şekilde gösterilir.
Kesir Ölçek: Haritalarda uygulanan küçültme oranı kesirle ifade edilir. Kesir ölçekte pay daima 1 ile gösterilir. 1/100 000, 1/2 000 000 gibi paydadaki sayı, çizimin ne kadar küçültüldüğünü ifade eder.
Kesir ölçeklerde, ölçek ile ölçek paydası arasında ters orantı vardır. Ölçeğin paydası büyüdükçe ölçek küçülür, ölçek paydası küçüldükçe ölçek büyür.
Çizgi Ölçek: Küçültme oranının çizgi şeklinde gösterildiği ölçeklerdir. Eşit aralıklara bölünmüş olan çizgi üzerinde, aralıkların gerçekte ne kadar uzaklığa eşit olduğu belirtilir.
Kaynakça:http://www.sorubak.com/blog/harita-bilgisi-ve-harita-cesitleri.html
Kaynakça:http://www.sorubak.com/blog/harita-bilgisi-ve-harita-cesitleri.html
4 Nisan 2017 Salı
COĞRAFYA OKULLARI
İnsanoğlu, varoluşundan günümüze doğal-beşeri mekânı anlamaya, resmetmeye ve tasvir etmeye çalışmıştır. Sümerlerden Mısırlılara, Fenikelilerden Yunanlılara giderek zenginleşen coğrafi bilgi birikim süreci, Strabon’la daha da gelişmiştir. Bu birikim üzerine inşa edilen İskenderiye Coğrafya Okulu Batlamyus gibi önemli coğrafyacılar yetiştirmiştir. Müslümanların Mısır’ı fethinden sonra bu okul, İskenderiye’den Antakya’ya nakledilmiştir. Antakya’daki Eskül Okulu’nun kapanmasıyla söz konusu okulun bazı din ve bilim adamları Harran’a gelmiştir. Harran Okulu’nda Yunan, İran ve Hint kültüründen yapılan tercümelerle İslam Dünyası, coğrafyayla yakından ilgilenmeye başlamıştır. Harran Okulu’nun eski önemini yitirmeye başlamasıyla IX. yüzyılın ortalarında Irak’ta tasviri “Irak Coğrafya Okulu” ortaya çıkmıştır. Bu sürecin devamı niteliğindeki Endülüs Coğrafya Okulu ise Belh Coğrafya Okulu’yla aynı zaman diliminde gelişmeye başlamış ve onunla etkileşim içerisinde olmuştur. Her iki okul İslam Bilim Dünyası’nın altın çağına önemli katkılarda bulunmuştur. Irak Coğrafya Okulu’nun ardından X. yüzyılın ilk yarısında günümüzde Afganistan sınırları içerisinde yer alan Belh şehrinde, Belhî (850-934) tarafından bir bölgesel coğrafya okulu kurulmuştur.
İslam ülkelerini iklim bölgelerine ayıran Belh ekolü, beşeri coğrafyaya da yeni bir yön vermiş, evrensel beşeri coğrafya anlayışının temellerini atmıştır. Buna ek olarak Belh coğrafyacıları, coğrafî gerçekleri Kur’an ve hadislerdeki kavramlarla açıklamışlardır. Bu okulun ilk temsilcisi Belhî’nin öğrencisi İstahrî (X. yüzyıl) olup, ilk kez İslam ülkelerinin iklim haritalarını çizerek, diğer İslam coğrafyacıları arasında özgün bir konuma sahip olmuştur. Belh Coğrafya Okulu’nun ikinci önemli ismi, İbn Havkal (Ölümü 977), mekânsal bağlamlarla zamansal süreçlerin kendisine özgü bir biçimde ilişkilendirmiştir. Belh Coğrafya Okulu’nun en parlak coğrafyacısı, Makdisî (Ölümü 1000) olup, önceki Belh coğrafyacılarının aksine, yazdıklarının tümünü kendi deneyimlerine dayandırmış ve Alois Sprenger tarafından “yaşamış en büyük coğrafyacı” olarak nitelenmiştir. Belh Coğrafya Okulu, XIII. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşanan işgaller sonrasında
eski önemini yitirmiştir. Avrupalıların Endülüs ve Belh coğrafya okulları aracılığıyla Müslümanlardan edindiği coğrafi birikim, kıta Avrupası’nın gelişmesinde ve Coğrafi Keşiflerin gerçekleşmesinde dolaylı olarak etkili olmuştur. Böylesi önemli özelliklere sahip bir okulun yeniden hatırlanması ve bu okulun deneyimlerinden yararlanarak geleceğe ışık tutacak çalışmalar yapılması temennimizdir.
Belh Şehri / Afganistan |
İslam ülkelerini iklim bölgelerine ayıran Belh ekolü, beşeri coğrafyaya da yeni bir yön vermiş, evrensel beşeri coğrafya anlayışının temellerini atmıştır. Buna ek olarak Belh coğrafyacıları, coğrafî gerçekleri Kur’an ve hadislerdeki kavramlarla açıklamışlardır. Bu okulun ilk temsilcisi Belhî’nin öğrencisi İstahrî (X. yüzyıl) olup, ilk kez İslam ülkelerinin iklim haritalarını çizerek, diğer İslam coğrafyacıları arasında özgün bir konuma sahip olmuştur. Belh Coğrafya Okulu’nun ikinci önemli ismi, İbn Havkal (Ölümü 977), mekânsal bağlamlarla zamansal süreçlerin kendisine özgü bir biçimde ilişkilendirmiştir. Belh Coğrafya Okulu’nun en parlak coğrafyacısı, Makdisî (Ölümü 1000) olup, önceki Belh coğrafyacılarının aksine, yazdıklarının tümünü kendi deneyimlerine dayandırmış ve Alois Sprenger tarafından “yaşamış en büyük coğrafyacı” olarak nitelenmiştir. Belh Coğrafya Okulu, XIII. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşanan işgaller sonrasında
eski önemini yitirmiştir. Avrupalıların Endülüs ve Belh coğrafya okulları aracılığıyla Müslümanlardan edindiği coğrafi birikim, kıta Avrupası’nın gelişmesinde ve Coğrafi Keşiflerin gerçekleşmesinde dolaylı olarak etkili olmuştur. Böylesi önemli özelliklere sahip bir okulun yeniden hatırlanması ve bu okulun deneyimlerinden yararlanarak geleceğe ışık tutacak çalışmalar yapılması temennimizdir.
Bizleri coğrafya anlamında daha donanımlı kılacak,coğrafya ile iç içe daha nitelikli insan yetiştirebilecek; zamanında Afganistan'ın Belh şehrinde kurulan coğrafya okulu gibi küresel anlamda büyük kitlelere hitap edecek coğrafya okullarına ihtiyacımız vardır.Bütün bilimler ile parallellik gösteren,hatta tarih gibi bazı bilimlerin olmazsa olmazı olan coğrafya biliminin daha bilimsel ve kaliteli araştırmacı kadrolara ihtiyacı vardır.
Kaynakça:
http://www.turkishstudies.net/DergiTamDetay.aspx?ID=7639&Detay=Ozet
Kaynakça:
http://www.turkishstudies.net/DergiTamDetay.aspx?ID=7639&Detay=Ozet
COĞRAFYANIN İLKELERİ
Coğrafya bilimi doğal çevreyi ve insan faaliyetleri arasındaki ilişkiyi incelerken bazı metotlardan yaralanır.Bu metotlar üç adettir ve bu üç metoda coğrafyanın ilkeleri(prensipleri) denmektedir.Bu ilkeler ise şunlardır; dağılış,karşılıklı ilgi(bağlılık) ve nedensellik. Şimdi bu ilkeleri inceleyelim;
İlgi ve Bağlılık Prensibi: Coğrafyanın konusu olan her olay veya olgu, başka bir olay veya olgu ile ilgilidir. Türkiye'de tarım alanlarının dağılışı ile alüvyal ovalar ve alçak platolar arasında yakın bir ilgi vardır. Çünkü Türkiye'deki tarımın önemli bir kısmı bu araziler üzerinde yapılmaktadır.
Kültür bitkilerinin ekim alanlarıyla oradaki iklim özellikleri arasında yakın bir ilgi vardır Çünkü her bitkinin yetişip olgunlaşabilmesi, meyve verebilmesi için yıl içinde belirli devrelerde belirli ölçüde suya ve sıcaklığa ihtiyacı vardır. Bünyesinde bol miktarda su bulunduran muz meyvesi en hafif don olayından bile etkilenir. İşte bundan dolayı muz, kışları ılık geçen Akdeniz ikliminde yetişir. Yani muz ekim alanlarıyla kışları ılıman geçen İklim arasında yakın bir ilgi vardır.
Nedensellik Prensibi: Her bilimde olduğu gibi coğrafyada da "neden" sorusu sık sık sorulur Bu sorunun cevabı mutlaka verilmelidir. Çünkü her şeyin bir nedeni vardır. Ülkemizdeki tarım alanları örneği ele alınarak nedensellik prensibi şöyle açıklanabilir: Ege Bölgesi'ndeki vadi tabanı düzlüklerinde ve çöküntü ovalarında pamuk tarımı önemli yer tutar. Buna karşılık Doğu Anadolu Bölgesi'nin vadi tabanlarında ve çöküntü ovalarında (Iğdır Ovası hariç) bu bitki yetişemez. Bunun nedeni, Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki yaz sıcaklıklarının bu bitkinin yetişmesi için yeterli olmamasıdır, Akdeniz ve Ege bölgelerinde yetişen turunçgillerin Doğu Anadolu Bölgesi'nde yetişememesinin nedeni de şöyle açıklanır; Turunçgil meyveleri bünyelerinde bol su bulundururlar. Onun için kış soğuklarında donarlar. Ayrıca turunçgil ağaçları da şiddetli karasal iklimin kış soğuklarına karşı dayanıklı değildir.
Dağılış Prensibi: Bu prensip coğrafyanın en önemli prensibidir. Coğrafya araştırmalarına neden olan konuların belirli bir alandaki yayılışı ve bulunuş biçimleri, dağılış olarak ifade edilir. Buradaki alan bir yöre olabileceği gibi, havza, bölüm, bölge, ülke, kıta ve hatta dünya olabilir.
Dağılışı gösterilecek olan konu ise; bitki örtüsü, yer şekilleri, sıcaklık, yağış, nüfus, tarım alanları, sanayi kuruluşları gibi daha pek çok veri olabilir. Bu verilerden bir kısmı yeryüzünün doğal özellikleridir. Diğer bir kısmı ise insan etkinlikleri sonucu ortaya çıkmış eserlerdir.
Coğrafyada bir konunun veya olayın dağılışı belirtilirken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta yayılış biçimlerinin ayrı ayrı ifade edilmesidir. Örneğin tarım alanlarının Türkiye'deki dağılışı yapılırken önce yatay dağılış belirtilir. Bu dağılış harita üzerinde gösterilir. Haritaya bakıldığı zaman Türkiye'deki tarım alanlarının nerelerde bulunduğu, ne kadar yüzölçümü kapladığı hakkındaki bilgiler anlaşılabilir. Dağılışın belirtilmesi gereken başka bir özelliği ise dikey dağılıştır. Bu Özellik, eşyükselti eğrilerinin bulunmadığı, haritalarda gösterilemez. Eğer bir coğrafî bilginin yatay dağılışı yanında dikey dağılışının da gösterilmesi isteniyorsa, uygun aralıklarla eşyükselti eğrilerinin çizilmesi gerekir. Coğrafya araştırmalarında yatay dağılış kadar dikey dağılış da önemlidir. Örneğin Akdeniz, Ege denizi ve Karadeniz kıyı yörelerinde ormanlar hemen denizin kenarından başlar, Buna karşılık diğer bölgelerde orman alt sınırı çok daha yükseklerden (1000-1200 m.) başlamaktadır. Dağılışın üçüncü özelliği ise zamanda dağılıştır. Zamanda dağılışın gösterilebilmesi için veriler zaman bölümlerine (yıl, ay, gün gibi) ayrılarak ifade edilir. Zamanda dağılış genellikle grafiklerle ifade edilir.
Coğrafyada bir konunun veya olayın dağılışı belirtilirken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta yayılış biçimlerinin ayrı ayrı ifade edilmesidir. Örneğin tarım alanlarının Türkiye'deki dağılışı yapılırken önce yatay dağılış belirtilir. Bu dağılış harita üzerinde gösterilir. Haritaya bakıldığı zaman Türkiye'deki tarım alanlarının nerelerde bulunduğu, ne kadar yüzölçümü kapladığı hakkındaki bilgiler anlaşılabilir. Dağılışın belirtilmesi gereken başka bir özelliği ise dikey dağılıştır. Bu Özellik, eşyükselti eğrilerinin bulunmadığı, haritalarda gösterilemez. Eğer bir coğrafî bilginin yatay dağılışı yanında dikey dağılışının da gösterilmesi isteniyorsa, uygun aralıklarla eşyükselti eğrilerinin çizilmesi gerekir. Coğrafya araştırmalarında yatay dağılış kadar dikey dağılış da önemlidir. Örneğin Akdeniz, Ege denizi ve Karadeniz kıyı yörelerinde ormanlar hemen denizin kenarından başlar, Buna karşılık diğer bölgelerde orman alt sınırı çok daha yükseklerden (1000-1200 m.) başlamaktadır. Dağılışın üçüncü özelliği ise zamanda dağılıştır. Zamanda dağılışın gösterilebilmesi için veriler zaman bölümlerine (yıl, ay, gün gibi) ayrılarak ifade edilir. Zamanda dağılış genellikle grafiklerle ifade edilir.
İlgi ve Bağlılık Prensibi: Coğrafyanın konusu olan her olay veya olgu, başka bir olay veya olgu ile ilgilidir. Türkiye'de tarım alanlarının dağılışı ile alüvyal ovalar ve alçak platolar arasında yakın bir ilgi vardır. Çünkü Türkiye'deki tarımın önemli bir kısmı bu araziler üzerinde yapılmaktadır.
Kültür bitkilerinin ekim alanlarıyla oradaki iklim özellikleri arasında yakın bir ilgi vardır Çünkü her bitkinin yetişip olgunlaşabilmesi, meyve verebilmesi için yıl içinde belirli devrelerde belirli ölçüde suya ve sıcaklığa ihtiyacı vardır. Bünyesinde bol miktarda su bulunduran muz meyvesi en hafif don olayından bile etkilenir. İşte bundan dolayı muz, kışları ılık geçen Akdeniz ikliminde yetişir. Yani muz ekim alanlarıyla kışları ılıman geçen İklim arasında yakın bir ilgi vardır.
Nedensellik Prensibi: Her bilimde olduğu gibi coğrafyada da "neden" sorusu sık sık sorulur Bu sorunun cevabı mutlaka verilmelidir. Çünkü her şeyin bir nedeni vardır. Ülkemizdeki tarım alanları örneği ele alınarak nedensellik prensibi şöyle açıklanabilir: Ege Bölgesi'ndeki vadi tabanı düzlüklerinde ve çöküntü ovalarında pamuk tarımı önemli yer tutar. Buna karşılık Doğu Anadolu Bölgesi'nin vadi tabanlarında ve çöküntü ovalarında (Iğdır Ovası hariç) bu bitki yetişemez. Bunun nedeni, Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki yaz sıcaklıklarının bu bitkinin yetişmesi için yeterli olmamasıdır, Akdeniz ve Ege bölgelerinde yetişen turunçgillerin Doğu Anadolu Bölgesi'nde yetişememesinin nedeni de şöyle açıklanır; Turunçgil meyveleri bünyelerinde bol su bulundururlar. Onun için kış soğuklarında donarlar. Ayrıca turunçgil ağaçları da şiddetli karasal iklimin kış soğuklarına karşı dayanıklı değildir.
Coğrafyanın yukarıda belirtilen dağılış, nedensellik, ilgi ve bağlılık prensipleri, sadece coğrafyanın kullandığı (patenti coğrafyaya ait olan) prensipler değildir. Günümüzde bütün bilimler birbiriyle içice girmiş durumdadır. Büyük projeler çeşitli alanlara mensup kişilerden oluşan araştırmacılar grubu tarafından yürütülmektedir. Onun için günümüzde nedensellik prensibinin sadece coğrafyaya ait olduğunu söylemek bilimsel düşünceye aykırıdır, Böyle bir iddia ancak günümüz dünyasında bilimsel düşünceyi iyi kavrayamamanın bir ürünü olabilir. Hiç bir bilim düşünülemez ki "neden" sorusunun cevabını bulmaya çalışmasın. Onun için nedensellik prensibi sadece coğrafyaya özgü bir prensip değildir. Bütün bilimlere aittir. Dağılış prensibi de yine birçok bilim tarafından kullanılır. Toprak haritasını yapmayan yani toprakların dağılışını göstermeyen bir toprak bilimi düşünülemez. Aynı durum jeoloji ve diğer pek çok bilim için de geçerlidir. Bu nedenle prensipler dikkate alındığında, coğrafyanın diğer bilimlerden farkı, yukarıda belirtilen prensiplerin sadece kendisine ait olması değil, bu üç prensibi birlikte kullanmasıdır.
Şüphesiz coğrafya,bu üç ülkeden bağımsız şekilde düşünülemez.Çünkü coğrafyanın bizlere ifade etmeye çalıştığı,anlatmaya çalıştığı birtakım şeyleri bu üç prensiple olan paralellik neticesinde daha iyi anlayacağız.
COĞRAFYANIN BÖLÜMLERİ
Coğrafyayı kavramış hemen herkesin belirli bir mütabakata vardığı ve coğrafyanın araştırma konusu olup üzerinde durduğu iki esas öge vardır. Bunlar doğal çevre ve insandır.Bu iki öge coğrafyanın bölümlerini tayin etmiştir. Bu bölümler;
Yerleşme Coğrafyası: Bu bilim dalı da en küçüğünden en büyüğüne kadar yerleşme birimlerini, bunların özelliklerini ve dağılışlarını kendisine konu olarak almıştır.
Tarım Coğrafyası: Tarla ve bahçe ziraatı şeklinde topraktan yararlanma, hayvancılık ve ormancılık faaliyetlerinin tümünü konu alan bilim dalıdır.
Sanayi Coğrafyası: Çeşitli sanayi kollarını, sanayinin gelişme dönemlerini, üretimlerini ve sanayi kuruluşlarının dağılışlarını inceleyen bilim dalıdır.
Turizm Coğrafyası: Turizm etkinliklerinin türünü, bu etkinliklere katılan insan sayılarını, bu etkinliklerin ekonomiye katkılarını konu alarak inceleyen bilim dalıdır.
Ulaşım Coğrafyası: Ekonominin can damarları olan hava, kara ve deniz ulaşımını çeşitli yönleriyle ele alarak inceleyen bilim dalıdır.
Ticaret: Tarım ve sanayi faaliyetleriyle üretilen malların el değiştirmesi olan ticareti kendisine konu alan bilim dalıdır.
Bazı kaynaklarda coğrafya, genel coğrafya ve yerel coğrafya (bölgesel coğrafya) olmak üzere iki bölüme ayrılmaktadır. Ancak bu bölümleme coğrafyanın bölümleri değil, coğrafi konulara bakış açışı, coğrafi konuları inceleme yöntemidir. Çünkü fiziki coğrafya ve beşeri coğrafyanın konuları ya genel coğrafya, ya da yerel coğrafya yöntemiyle ele alınarak incelenir. Genel coğrafyada esas olan konudur. Ele alınan belirli bir konu, dünyada veya onun bir parçası üzerinde bütün özellikleriyle incelenir. Örneğin, yer yüzündeki iklim bölgeleri, Akdeniz bitki toplulukları, zonal topraklar gibi.
Yerel coğrafyada ise esas olan alandır. Belirtilen bir alanda fiziki ve beşeri coğrafyanın bütün konuları ayrı ayrı ele alınarak incelenir. Örneğin Türkiye coğrafyası bir yerel coğrafya konusudur. Türkiye'de fiziki ve beşeri coğrafyanın tüm konuları (yer şekilleri, iklimi, bitki örtüsü, suları, toprakları, tarımı, sanayisi, turizmi, ulaştırması, ticareti, nüfusu, yerleşimi gibi) ele alınarak incelenir. Onun için bu iki kavram (genel coğrafya ve yerel coğrafya), coğrafyanın bölümleri değil, coğrafya araştırmalarım yapma yöntemi, coğrafi konulara yaklaşım biçimidir. Yerel coğrafyadaki yer, dünyanın tamamı olabileceği gibi kıta, ülke veya bir ülkenin coğrafi bölgesi, bölümü hatta yöresi dahi olabilir.
1) Fiziki Coğrafya: Doğal çevrenin (doğal ortamın) elemanları ile doğal çevrede meydana gelen ve insan topluluklarım etkileyen doğal olaylar, fiziki coğrafyanın konularıdır. Fiziki coğrafyanın konulan şu şekilde isimlendirilebilir:
Jeomorfoloji (Yerşekilleri Bilimi): Yerşekillerinin oluşumunu, gelişimini, bunların yerin yapısındaki taşlarla ve iklimle ilişkilerim araştıran bilim dalıdır.
Klimatoloji (İklim Bilimi): Yeryüzünde bulunan çeşitli iklim tiplerini, bunların özelliklerini ve yeryüzündeki dağılışını araştıran bilim dalıdır.
Biyocoğrafya (Canlılar Coğrafyası): Yeryüzünde bulunan bitkive hayvantopluluklarını, bunların özelliklerin!, diğer coğrafi faktörlerleilişkilerinive yeryüzündeki dağılışını inceleyenbilim dalıdır
Sular Coğrafyası: Akarsular, göller ve denizlerin özelliklerini ve dağılışını konu alan bilim dalıdır.
Toprak Coğrafyası: Yeryüzündeki toprakları, oluşumlarını, özelliklerini ve dağılışlarınıaraştıran bilim dalıdır.
Jeomorfoloji (Yerşekilleri Bilimi): Yerşekillerinin oluşumunu, gelişimini, bunların yerin yapısındaki taşlarla ve iklimle ilişkilerim araştıran bilim dalıdır.
Klimatoloji (İklim Bilimi): Yeryüzünde bulunan çeşitli iklim tiplerini, bunların özelliklerini ve yeryüzündeki dağılışını araştıran bilim dalıdır.
Biyocoğrafya (Canlılar Coğrafyası): Yeryüzünde bulunan bitkive hayvantopluluklarını, bunların özelliklerin!, diğer coğrafi faktörlerleilişkilerinive yeryüzündeki dağılışını inceleyenbilim dalıdır
Sular Coğrafyası: Akarsular, göller ve denizlerin özelliklerini ve dağılışını konu alan bilim dalıdır.
Toprak Coğrafyası: Yeryüzündeki toprakları, oluşumlarını, özelliklerini ve dağılışlarınıaraştıran bilim dalıdır.
2) Beşeri ve Ekonomik Coğrafya: Aslında ekonomik coğrafyanın konusunu meydana getiren olay ve olguların insanlar tarafından meydana getirildiği dikkate alındığında, coğrafyanın bu bölümüne "beşeri coğrafya" denilmesi de doğru olur.
Nüfus Coğrafyası: Coğrafyanın bu dalı; nüfusun çeşitli özelliklerini, dağılışını, göç hareketlerini inceler.
Nüfus Coğrafyası: Coğrafyanın bu dalı; nüfusun çeşitli özelliklerini, dağılışını, göç hareketlerini inceler.
Yerleşme Coğrafyası: Bu bilim dalı da en küçüğünden en büyüğüne kadar yerleşme birimlerini, bunların özelliklerini ve dağılışlarını kendisine konu olarak almıştır.
Tarım Coğrafyası: Tarla ve bahçe ziraatı şeklinde topraktan yararlanma, hayvancılık ve ormancılık faaliyetlerinin tümünü konu alan bilim dalıdır.
Sanayi Coğrafyası: Çeşitli sanayi kollarını, sanayinin gelişme dönemlerini, üretimlerini ve sanayi kuruluşlarının dağılışlarını inceleyen bilim dalıdır.
Turizm Coğrafyası: Turizm etkinliklerinin türünü, bu etkinliklere katılan insan sayılarını, bu etkinliklerin ekonomiye katkılarını konu alarak inceleyen bilim dalıdır.
Ulaşım Coğrafyası: Ekonominin can damarları olan hava, kara ve deniz ulaşımını çeşitli yönleriyle ele alarak inceleyen bilim dalıdır.
Ticaret: Tarım ve sanayi faaliyetleriyle üretilen malların el değiştirmesi olan ticareti kendisine konu alan bilim dalıdır.
Bazı kaynaklarda coğrafya, genel coğrafya ve yerel coğrafya (bölgesel coğrafya) olmak üzere iki bölüme ayrılmaktadır. Ancak bu bölümleme coğrafyanın bölümleri değil, coğrafi konulara bakış açışı, coğrafi konuları inceleme yöntemidir. Çünkü fiziki coğrafya ve beşeri coğrafyanın konuları ya genel coğrafya, ya da yerel coğrafya yöntemiyle ele alınarak incelenir. Genel coğrafyada esas olan konudur. Ele alınan belirli bir konu, dünyada veya onun bir parçası üzerinde bütün özellikleriyle incelenir. Örneğin, yer yüzündeki iklim bölgeleri, Akdeniz bitki toplulukları, zonal topraklar gibi.
Yerel coğrafyada ise esas olan alandır. Belirtilen bir alanda fiziki ve beşeri coğrafyanın bütün konuları ayrı ayrı ele alınarak incelenir. Örneğin Türkiye coğrafyası bir yerel coğrafya konusudur. Türkiye'de fiziki ve beşeri coğrafyanın tüm konuları (yer şekilleri, iklimi, bitki örtüsü, suları, toprakları, tarımı, sanayisi, turizmi, ulaştırması, ticareti, nüfusu, yerleşimi gibi) ele alınarak incelenir. Onun için bu iki kavram (genel coğrafya ve yerel coğrafya), coğrafyanın bölümleri değil, coğrafya araştırmalarım yapma yöntemi, coğrafi konulara yaklaşım biçimidir. Yerel coğrafyadaki yer, dünyanın tamamı olabileceği gibi kıta, ülke veya bir ülkenin coğrafi bölgesi, bölümü hatta yöresi dahi olabilir.
KAYNAK
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)